Bir ülkenin gerçeği çoğu zaman bir felaketle ortaya çıkar. O milatta gerçek çırılçıplak soyunur, felaketin tam da ortasında çıkar kaşımıza.

Soma’da gördüğümüz o gerçektir.

Ülkenin ekonomisinden, siyasetine, sendikalarından aydınlarına, solcularından, sosyal demokratlarına kadar; ne olduğu, ne kadar olduğu tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı.

Soma’da yaşanan büyük felaket, her şeyi sıfırladı desek yeridir.

Şimdi önümüzde iki seçenek var.

Ya Soma’yı, talihsiz tekil örnek ilan ederek, yola kaldığımız yerden devam edeceğiz, ya da; gerçeğimizle yüzleşeceğiz.

Birincinin tercih edileceği kesin. Çünkü bu coğrafyada kimsenin çıplak gerçeği ile yüzleşmeye gücü yetmez. Söz konusu olan gerçeğin çıplaklığı da olsa, çıplaklığa bakmak bu toprakların insanın şimdiye kadar yapabildiği bir şey olmadı. O ne zaman bir çıplaklıkla karşılaşsa yüzünü çevirdi, ellerini gözlerine siper etti.

İşte bu da bir başka gerçeğimiz.

Bu coğrafyada kimse rahatı bozulsun istemez, bildiğinden şaşmaz. Döne döne hep aynı hatayı yaparak, aynı yanlışta soluklanır ama bir kez olsun nerede yanlış yaptığını sorgulamaz.

Her yenilgiye bizden uzak cevaplar ararız. Kimse kendisinin yenilgideki payını bilmek istemez, yanlış yapmış olacağımız bir kez olsun aklımızın ucundan geçmez. Böylece kimsenin farkına varmadığı bu büyük yanılgıyla, o büyük yenilgilerin haberi verilir.

Hasan KAYA

29 Mayıs 2014 Perşembe