Biz de; aydın dendiğinde ilk akla gelenler gazetelerin köşelerini tutanlar oluyor. Başka aydın, başka yazar bilmiyoruz… Bir gazetede köşeyi kapınca çok bilen, yol gösteren aydın oluyorsunuz. Ama bu köşe kapmanın iyi yazı yazma, çok şey bilme ile çoğu zaman bir ilgisi yok. Marifet her neyse; o köşeyi kapma becerisi göstermede…

Köşe kapılınca ülkenin girdisi, çıktısı her konuda atıp tutmak serbesttir. En beceriklileri başbakana yalakalık yapar, kimi stresini atmasına yardımcı olur…

Her şeyi bunlar bilir; politika seller sular, ekonomi bozuk para, gündelik hayat, magazin, iç dış sorunlar ve de spor… Her haltı bilir bunlar. Güvenlikten anlar. Her biri, bir general kadar askeri bilgi sahibidir.

Yazmadıkları konu bilmedikleri nane yoktur.

Çok sürmez üç beş yazı sonra çalıştıkları medya grubunun TV kanlında yorumcu olarak çıkarlar karşımıza. Kem küm, hep ortayı bularak, özelikle de iktidarı incitmeden, kendini yakmadan yorumlar yaparlar…

Köşelerinde yazdıkları yazıları kitaplaştırma yetmez; roman, şiir, öykü kitapları yazarlar, senaryolar kaleme alırlar…

İçlerinden bazıları dizi yazarlığına soyunuyor şimdilerde. Bu aralar, o işte çok para var…

Bunlar, ülkemizi, ülkenin sorunlarını bilmekle de kalmaz, dünyanın her yerini bilir. Her yeri hakkında bilgi sahibidirler.

Başbakanın uçağında uçarlar her yere. Gezer görür, haberdar olur, haber verirler bize…

Lafın kısası; her konuda çok mahirdirler.

Mesela Filistin’de çocukları yazarlar. İsrail’in orada kullandığı misket bombalarından söz ederler. Çocuk katillerini bir güzel çivilerler sayfalarının köşelerine. Bosna’da ne olmuş onlardan öğrenirsin. Resimler gazetelerden taşar TV ekranlarına düşer.

Her şey iyi güzel, çok sağ olsunlar, hatta var olsunlar. Onların yazdıklarından öğrendiklerimiz çok. Uzakları yazmak iyi hoşta şuracıkta olup biteni kim yazacak.

Çok değil birkaç yüz kilometre uzağımızda doğuda, güneydoğuda olup bitenleri kim yazacak.

  Hasan KAYA