Most Recent Articles by

Hasan KAYA

Hasan KAYA

Ayağımızın altından kayan toprak…

Kirli hava, denizde plastik adaları, çöp dağları üzerine çokça yazılıp çiziliyor. Peki ya ayaklarımızın altından kayıp giden toprak…Toprağın içinde yaşayan milyonlarca canlı organizma, hayatın...

Marx, Başka bir hayat mümkün…

Marx’ın dünyaya sunduğu teori ve felsefe içinde yaşadığımız topluma mahkûm olmadığımızı, insan doğasına uygun, özgür gelişimin önünü açabilecek bir toplumsal örgütlenişin de mümkün olduğunu...

On yıl önce/sonra, “Türbanlı Bacım”

Bu aralar Sosyal Medya’da moda olan bir uygulama var. On yıl öncesi/sonra (Challenge.) Bu moda her kesimden katılanlarla hızla yaygınlaşıyor. İnsanlar, hiç üşenmeden, arkeolog...

Ağlamak ayıp değildir hiçbir dilde…

Gece hep buradan başlıyordu, sessizliğine çekilmeye. Şehirler susuyor, yollar tenha yalnızlığında kayboluyordu. Deniz burada petrol mavisinde susuyor, dağlar uzak ürküten bir karanlık oluyordu. Ben buradan...

Unuttuğumuz hep biziz…

Yan masadakiler konuşuyor, ben kulak misafiri falan değil, resmen dinliyorum.Hararetli bir tartışma, üstelik keyifli. Ben yaşlarda, matrak bir adam, diğerleri kimi söyledilerse, hiç acele etmeden,...

Kaybolan şehir…

Birden başlayan rüzgâr kısa sürdü. Güz güneşini, bulup getirdiği kapkara bulutların ardına sakladı. Koca şehir, rengini kaybetmenin telaşını yaşarken, ince usul yağan ahmak ıslatan...

Gül dalında küpe kızıl yıldız

Uzun zamandır yaptığım şeyler hep aynı. Değişmemesi içinde inatla direniyorum. Birlikte yaptığımız ne varsa şimdi tek başıma yapıyorum. Hep aynı miskin alışkanlıkla kalkıp kahvaltımı...

İlk Aşkım

Baharın ilk günleriydi, derelerin gürül gürül kar suyu dolduğu, cemrenin toprağa düştüğü, doğanın yeşil gülümsediği günlerdeydik. Elimi kolumu sallayarak çıkıp geldiğimde beni bekliyordu, bense...

Şarkılara Sustum

Yüreğimin sızısında sakladım seni Dizlerinde ağladı çocukluğum Saçının akında vuruldu gençliğim Gözlerinde yolladım sürgünlere beni Yıldızları çalınmış bir gecede karanlığa kurdum salıncakları. Yalnızlığımı ninnilerle uyuttum, İş kokan ellerime verdim alnımı şarkılara sustum. Şimdi...

Her savaşın bir sahibi var…

Sabah başlayan yağmur akşama kadar aralıksız yağdı.  Elimdeki kitaptan başımı ara ara kaldırıp, umarsız yağan yağmurun altında giderek daha tenha daha sapa bir çıkmaz...

- A word from our sponsors -

spot_img
647 Articles written

Read Now

Gerçeğin ölümü bir başka gerçeğin elinden olur…

Gerçekler, hayatımızın temel taşlarıdır; onlar olmadan dünya anlamını yitirir ve kaosa sürüklenir. Ancak, yaşamın kendisi gibi, gerçekler de sürekli bir değişim ve evrim içindedir. Okumalarımdan ve yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa, o da hiçbir gerçeğin ölümsüz olmadığıdır. İronik bir şekilde, bir gerçeğin sonunu getiren de başka bir...

İçsel Yolculukta Aldığımız Yaralarla Ayağa Kalkmak

Hayat, her birimiz için benzersiz ve karmaşık bir serüvendir. Bu yolculukta, dış dünyanın ötesinde, kendi iç dünyamızın derinliklerine doğru bir keşfe çıkarız. Bu keşif, bazen zorlu ve beklenmedik yollarla doludur ve bu yollar bizi sadece dışarıya değil, aynı zamanda kendi içsel varlığımıza da götürür. Bu yolculuk sırasında...

Varoluşun Derin Sularında Bir Yolculuk: Hayatın Evrimi ve Anlam Arayışı

Hayat, varoluşun derin sularında sürekli değişen ve evrilen bir yolculuktur. Bu yolculuk, bizi zamanın ve mekanın ötesindeki anlam arayışına sürükler. Geriye dönüp baktığımızda, hayatımızın farklı dönemlerinde tutunduğumuz değerlerin, inançların ve geleneklerin nasıl bir evrim geçirdiğini gözlemleyebiliriz. Bu, bizi insan yapan ve bireysel kimliğimizi şekillendiren bir süreçtir. Yaşlanmak, sadece...

Tembelliğe övgü

Kapitalist bir sistemde, tembelliği her aşağılama aslında daha çok sömürü daha çok yoksulluk üretmek içindir. Bu yazıda, tembelliğin kapitalizmin işleyişine nasıl karşı çıktığını, tembelliğin özgürlük ve yaratıcılık için neden önemli olduğunu ve tembelliği nasıl savunabileceğimizi anlatmaya çalışacağım. Kapitalizm, insanları sürekli çalışmaya, üretmeye ve tüketmeye zorlayan bir sistemdir. Kapitalizmin...

Kalemi Elimden Alan Gel-Gitler

Uzun bir süredir kalemi elime almadım. Elbette küs falan değilim, sadece duygularımı ifade etmenin zorluğuyla başa çıkmaya çalışıyorum. Ne yazsam  bir şeyler eksik kalıyor, bir şeyler yarım… Bir noktadan sonra, derdimi anlatamamanın içimde açtığı derin boşlukla yüzleşmekten kaçınmak için kalemi bırakıyorum. İçsel çatışmalarımın yanı sıra, etrafımda olup bitenlerin...

Korkuya teslim olmak

Hiç beklenen değildi yağan yağmur. Sabahleyin kalktığımda hava açık, gökyüzü masmaviydi. Nereden kopup geldi bu kara bulutlar dememe kalmadan yağmur yağmaya başladı. Burada böyle oluyor. Gün başladığımız gibi bitmeyebiliyor. Bu alışılacak bir şey değil, ama bir süre sonra insan kabulleniyor, uyum sağlamaya çalışıyor. Ülkenin politik düzelemi de bu örneğe...

Bildiğin gibi değil

Yeni bir yıl, güneşli bir gün. Nasıl mı oluyor? Oluyor işte (!) Bir yerde güneş sıcacık pencerelere koşar, bir diğer yerde kar yağar, kurşun yağar, zulüm yağar üstümüze bu ülkede… Bildiğin gibi değil bu ülke. Bildiğinden başka güzeliğiyle kendini yaşama açan bir yer. Bildiğinden başka kahreden ve öldüren (!) Seversen tavanına kadar seversin, nefret...

Meral Akşener, İmamoğlu’nun adaylığını “kazanacak aday” olduğu için mi istiyor?

Meral Akşener, başlangıçta Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına sıcak bakıyordu. En azından, İYİ Partı ve Meral Akşener’in yaptığı açıklamalar da bu kanıyı güçlendiriyordu. Ama her ne olduysa birdenbire, Yavaş ve  İmamoğlu’nun adalarını telaffuz etmeye başladılar. Bu iki ismi telaffuz etmekle birlikte asıl istenen aday İmamoğlu. Peki, neden? Akşener Cumhurbaşkanı adayı...

Muhalefeti yuvarlak bir masaya sıkıştırma ahmaklığı

Yerel mahkeme İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası vererek siyasetten yasaklı hale getirdi. Muhalefetin bir kesimi, Ekrem İmamoğlu’nun mağdur edilmesiyle daha popüler olduğunu, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “kazanacak aday” olmasını sağladığını düşünmeye başladı. Hukukçuların ortak görüşü, kesinleşmiş bir ceza olmadığı sürece aday olmasının önünde bir engel yok....

İnsan, toplum ve din…

Din üzerine her çalışma dinin tanımını yaparak başlar. Çoğu zaman sözlük anlamının ötesine geçmeyen bu tanımlarla dini, onun toplum ve insan yaşamı üzerindeki etkisi anlatılmak istenir. Bu türden girişimlerin çoğu kez başarısız girişimler olduğu daha yazım aşamasında kendini belli eder. Biz konunun zor ve çok karmaşık olduğunu bildiğimizden;...

Gülmeyi bilmek…

Susmayı biliyordu. Az konuşur daha çok dinlerdi. Uzun sessiz dalıp gitmesi çoktu. Ama en çok gülmeyi biliyordu. Gülmek deyip geçmeyin, herkes gülmesini bilmez. Gülmek, gülümsemek dediğimiz her zaman gülmek, gülümsemek değildir. Birçok insan gülse de sıcak, iç ısıtan o gülüşe bir türlü ulaşamaz. Kıyısından dolanır geçer. O öyle gülüyordu...

Deniz Çınar, Dinozorlar ve Ben

Geçen Deniz Çınarı izliyorum, oynadığı oyuncakları bırakıp sehpa üzerindeki televizyon kumandasını alıp babasına koşuyor, sonra büyük bir hayal kırıklığı ile dönüp oyuncaklarıyla oynuyor. Bunu yılmadan birkaç kez tekrarladı. Babasından umudu kesince bana döndü. Televizyon kumandasını elime verip çizgi film açmamı istedi. İşini iyi biliyor, bana bir şey...