Din üzerine her çalışma dinin tanımını yaparak başlar. Çoğu zaman sözlük anlamının ötesine geçmeyen bu tanımlarla dini, onun toplum ve insan yaşamı üzerindeki etkisi...
Susmayı biliyordu. Az konuşur daha çok dinlerdi. Uzun sessiz dalıp gitmesi çoktu. Ama en çok gülmeyi biliyordu. Gülmek deyip geçmeyin, herkes gülmesini bilmez. Gülmek,...
Geçen Deniz Çınarı izliyorum, oynadığı oyuncakları bırakıp sehpa üzerindeki televizyon kumandasını alıp babasına koşuyor, sonra büyük bir hayal kırıklığı ile dönüp oyuncaklarıyla oynuyor. Bunu...
ABD emperyalizmi bütün ortaklarını toplayıp Afganistan’ı terk etti. Taliban hiç zorlanmadan ülkeyi ele geçirdi. Sokaklarda Taliban militanları ayaklarında terlik ellerinde silahlar dolaşıyorlar. Kabil sokaklarında...
Gelişmiş ülkelerin nüfusu yaşlı bir nüfus. Avrupa ülkeleri ve Amerika, uzak doğuda Japonya yıllardır bu sorunla baş etmeye çalışıyor. Bu ülkelerin hepsinde, yaşlanan nüfusun...
Altı yaşındaydım ilk göç yollarına çıktığımda. Trenle iki gece üç günde İstanbul’a varmıştık. Babam bizi İstanbul’a getirdiğinde, köye dönmeyi düşünüyor muydu bilmiyorum. 60’lı yılların...
Suriyeliler geldi, Afganlar geliyor.
Gelecekler…
Ne derseniz diyen, ne yaparsanız yapın gelecekler.
Sınırlar, örülen duvarlar bu gelişi durduramaz.
Geldiler, gelecekler ve dönmeyecekler…
Siz de gideceksiniz, siz gitmeseniz de çocuklarınız...
Saysalar o kadar da çok olmadığımızı görürler. Üç beş kişiyiz, biz bizi biliriz. Ne kadar saklasalar da çoğu biraz yorgun, biraz kırgın, düşlerinden uzak...
Hasan Kızıltan’ın anısına
Günlerdir Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, üniversitelerine tepeden atanan rektörü protesto ediyorlar. Eğlenceli, yaratıcı, kırmadan dökmeden eylemlerini sürdürüyorlar. Günlerdir orantısız bir güç ile karşı...
Türkiye’de 1923’ten 1946 yılına kadar tek parti dönemi yaşandı. Bu dönem içinde ilki 1924, ikincisi 1930’da iki kez çok partili demokratik yaşama geçme denemesi...
Evrenin derinliklerinde patlayan yıldızlar, milyarlarca yıl boyunca genişleyen bir kozmik sahnede sayısız gezegen ve canlı varlıkları şekillendiren malzemeleri yayar. Bu yıldız tozları, bilimsel olarak evrenin yapı taşlarıdır; bizler, yeryüzündeki her şey, bu kozmik tozun bir ürünüyüz. Bir anlamda, hepimiz yıldızların çocuklarıyız. Bu bilimsel gerçek, hem Batı hem...
Gerçekler, hayatımızın temel taşlarıdır; onlar olmadan dünya anlamını yitirir ve kaosa sürüklenir. Ancak, yaşamın kendisi gibi, gerçekler de sürekli bir değişim ve evrim içindedir. Okumalarımdan ve yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa, o da hiçbir gerçeğin ölümsüz olmadığıdır. İronik bir şekilde, bir gerçeğin sonunu getiren de başka bir...
Hayat, her birimiz için benzersiz ve karmaşık bir serüvendir. Bu yolculukta, dış dünyanın ötesinde, kendi iç dünyamızın derinliklerine doğru bir keşfe çıkarız. Bu keşif, bazen zorlu ve beklenmedik yollarla doludur ve bu yollar bizi sadece dışarıya değil, aynı zamanda kendi içsel varlığımıza da götürür. Bu yolculuk sırasında...
Hayat, varoluşun derin sularında sürekli değişen ve evrilen bir yolculuktur. Bu yolculuk, bizi zamanın ve mekanın ötesindeki anlam arayışına sürükler. Geriye dönüp baktığımızda, hayatımızın farklı dönemlerinde tutunduğumuz değerlerin, inançların ve geleneklerin nasıl bir evrim geçirdiğini gözlemleyebiliriz. Bu, bizi insan yapan ve bireysel kimliğimizi şekillendiren bir süreçtir.
Yaşlanmak, sadece...
Kapitalist bir sistemde, tembelliği her aşağılama aslında daha çok sömürü daha çok yoksulluk üretmek içindir. Bu yazıda, tembelliğin kapitalizmin işleyişine nasıl karşı çıktığını, tembelliğin özgürlük ve yaratıcılık için neden önemli olduğunu ve tembelliği nasıl savunabileceğimizi anlatmaya çalışacağım.
Kapitalizm, insanları sürekli çalışmaya, üretmeye ve tüketmeye zorlayan bir sistemdir. Kapitalizmin...
Uzun bir süredir kalemi elime almadım. Elbette küs falan değilim, sadece duygularımı ifade etmenin zorluğuyla başa çıkmaya çalışıyorum. Ne yazsam bir şeyler eksik kalıyor, bir şeyler yarım… Bir noktadan sonra, derdimi anlatamamanın içimde açtığı derin boşlukla yüzleşmekten kaçınmak için kalemi bırakıyorum.
İçsel çatışmalarımın yanı sıra, etrafımda olup bitenlerin...
Hiç beklenen değildi yağan yağmur. Sabahleyin kalktığımda hava açık, gökyüzü masmaviydi. Nereden kopup geldi bu kara bulutlar dememe kalmadan yağmur yağmaya başladı. Burada böyle oluyor. Gün başladığımız gibi bitmeyebiliyor.
Bu alışılacak bir şey değil, ama bir süre sonra insan kabulleniyor, uyum sağlamaya çalışıyor.
Ülkenin politik düzelemi de bu örneğe...
Yeni bir yıl, güneşli bir gün.
Nasıl mı oluyor?
Oluyor işte (!)
Bir yerde güneş sıcacık pencerelere koşar, bir diğer yerde kar yağar, kurşun yağar, zulüm yağar üstümüze bu ülkede…
Bildiğin gibi değil bu ülke.
Bildiğinden başka güzeliğiyle kendini yaşama açan bir yer.
Bildiğinden başka kahreden ve öldüren (!)
Seversen tavanına kadar seversin, nefret...
Meral Akşener, başlangıçta Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına sıcak bakıyordu. En azından, İYİ Partı ve Meral Akşener’in yaptığı açıklamalar da bu kanıyı güçlendiriyordu. Ama her ne olduysa birdenbire, Yavaş ve İmamoğlu’nun adalarını telaffuz etmeye başladılar. Bu iki ismi telaffuz etmekle birlikte asıl istenen aday İmamoğlu.
Peki, neden?
Akşener Cumhurbaşkanı adayı...
Yerel mahkeme İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası vererek siyasetten yasaklı hale getirdi. Muhalefetin bir kesimi, Ekrem İmamoğlu’nun mağdur edilmesiyle daha popüler olduğunu, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “kazanacak aday” olmasını sağladığını düşünmeye başladı.
Hukukçuların ortak görüşü, kesinleşmiş bir ceza olmadığı sürece aday olmasının önünde bir engel yok....
Din üzerine her çalışma dinin tanımını yaparak başlar. Çoğu zaman sözlük anlamının ötesine geçmeyen bu tanımlarla dini, onun toplum ve insan yaşamı üzerindeki etkisi anlatılmak istenir. Bu türden girişimlerin çoğu kez başarısız girişimler olduğu daha yazım aşamasında kendini belli eder.
Biz konunun zor ve çok karmaşık olduğunu bildiğimizden;...
Susmayı biliyordu. Az konuşur daha çok dinlerdi. Uzun sessiz dalıp gitmesi çoktu. Ama en çok gülmeyi biliyordu. Gülmek deyip geçmeyin, herkes gülmesini bilmez. Gülmek, gülümsemek dediğimiz her zaman gülmek, gülümsemek değildir.
Birçok insan gülse de sıcak, iç ısıtan o gülüşe bir türlü ulaşamaz. Kıyısından dolanır geçer.
O öyle gülüyordu...