Hükümet, Newroz kutlamalarını bir gün ile sınırlarken çıkacak olayların çok iyi bilincindeydi.
Bırakın beş yaşındaki bir çocuğun bile bunu bilebilir olmasını; hükümetin, olaylara müdahaledeki hazırlığı bunun beklendik bir şey olduğunu fazlası ile gösteriyor…
Bu karar, olayların çıkmasına davetiye çıkarmak değildiyse nedir?
Bunca olay ve akan kanın ardından hükümet, başbakanın ağzından, safça inanmamızı istediği açıklamasını yaptı… Meğer o yasakçı zihniyetin nedeni; alınan istihbaratlarmış…
Hani şu Uludere’de 34 insanımızın savaş uçakları ile bombalanmasına neden olan gerekçenin aynısı: alınan istihbarat…
İsteyen inansın tabi…
Ama kaynağı belli olmayan, üstelik halkın asla test etme şansının olmadığı; bu türden gerekçelendirmelere kargalar bile güler…
Bu tür gerekçelendirmelere bel bağlayan hükümet söylendiği gibi halkı hiç de ciddiye almadığını ortaya koyarken halkın zekâsı ile resmen dalga geçtiğini bir kenara bırakıp bir daha soruyuz.
Şimdi Kürtler, yasaklanan Newroz’u ve Ahmet Türk’e atılan yumruğu konuşurken, Türkler ölen polisleri konuşuyor.
Bu tür kutlamaları halkların kardeşliğinin ve barışın şöleni yapmak yerine çatışmaları seçmek neden?
Bu yasaklama ile çıkacak olaylardan beklenen neydi?
Halkların birlikte yaşamasını zorlaştıran, düşmanlığı körükleyen bu tür politika ve uygulamalar kimlerin işine geliyor, hizmeti kime?
Hasan KAYA