2Halklar dillerini kendi somut hayatlarından hareketle oluştururlar. Her dilde o dili konuşan halkın yaşamını anlatan ve sadece o halka ait bazı özel söylemler, sözcükler ve deyimler vardır. Kısaca konuştuğumuz dil bizi, bizim yaşamımızı anlatır.

Birden fazla dil konuşanlar, bir yabancı dil bilenler bir dilden diğer dile çeviremedikleri sözcüklerin anlatım biçimlerinin ve deyimlerin olduğunu çok iyi bilirler. En önemlisi de sevinçlerin ve acıların anlatımında kendisini açığa verir. Dünya üzerindeki her halk kendi dilinde kendine özgü sevinçlerini, acılarını dilendirir.

Bazen bir dilde bir tek sözcükle anlattığınızı bir başka dilde sayfalarca yazıyla, bir harman dolusu laf ederek dahi anlatamazsınız.

Dil bunla kalmaz. Her dil o dili konuşan halkın kişiliğini, karakterini de ortaya koyar. Örneğin “Yapanın yanına yaptığı kar kalır” söylemi sanırım sadece bizim dilimizde var olan bir söylem. Bizde olmasına da hiç şaşırmamak lazım…

Gerçekten yapan ne yaparsa yapsın yanına yaptığı kar kalıyor.

Adaletin bu kadar ağır veya hiç çalışmaması doğal olarak böylesi söylemleri var ediyor ve varlığını da haklı kılıyor. Burada “geciken adalet, adalet değildir” sözü beylik ve bir o kadar yavan bir söz dizimi olarak kalıyor. Çünkü bu söz bizim ürettiğimiz bir söz değil. Büyük olasılıkla batı kaynaklı bir söylem olup dilimize sonradan girmiştir.

Sivas Madımak kıyımı canlı yayınlarda izlendiği halde sanıkların kimi ya hiç yakalanamadı ya da çok geç yakalandılar. Kimse buna şaşırmadı. Çünkü hep olan bir şeydi. Yakalanmış olanlar ile yetinip sevinenler dahi olmuştu…

Üstelik bu sözü edilen KIYIM öyle sıradan adli bir olay da değil. Bütün dünyanın gözü önünde 35 insanın yakılmasıdır. İçlerinde sanatçı, yazar ve şairlerin olduğu, 35 insan. Ama size daha ilgincini söyleyeyim. Sivas Madımak Katliamı bu türden toplu kıyımların yaşandığı ve sanıklarının yargılanıp ceza aldığı tek davadır. Örneğin ne Kahramanmaraş ne de Çorum katliamlarından yargılanıp ceza alan tek bir sanık yoktur.

Türkiye’de 19 milyon insan yoksulluk sınırının altında. Kazandığı ile ancak yaşamını sürdürebiliyor. 1 milyon insan açlık sınırında. Ama diğer yandan bu ülkede birileri devletin ihaleleri ile palazlanıp istediği gibi lüks içinde yaşayabiliyor…

Dünün Banka hortumcularından bir çoğu şimdi saygın iş adamı olarak aramızda yaşıyorlar… Göstermelik yargılamalar ile hiçbir şey olmadan yaşamlarını aynı lüks içinde sürdürebilen hortumcuları, devleti dolandıranları burada ad vererek saymayacağım. Çünkü onları herkes biliyor… Çaldılar, soydular yaptıkları yanlarına kar kaldı…

Yine dünyada en çok aydınını cinayetlere kurban veren ülkeyiz. Nerede Mumcu’nun katilleri… Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muharem Aksoy, Emeç, Anter, Göktepe, Kışlalı, Hablemitoglu ve Hrand Dink…

Sonra hala aydınlarını düşman gören içeri atan ülke olma onuru da bizim…

Yayınlanmamış yazısından, kitabından dolayı yazarın, gazetecinin içeride olduğu ülkede bizim ülkemiz…

Bir çırpıda hiç zorlanmadan 10 aydın, yazar ve gazetecinin öldürüldüğünü dünyada kaç ülkede sayabilirsiniz ki. Ve bunlar olurken katiller bulunacağı yerde üstüne üstlük siz dünyada en çok yazarı, çizeri aydını içerde olan ülkelerden biriyseniz halk da çok doğal olarak “yapanın yaptığı yanına kar kalıyor” söylemini var eder ve akıllara bir güzel kazır.

Hasan KAYA